SİPA şimdi onsuz

-
Aa
+
a
a
a

1966 yılında Hürriyet gazetesinin Paris muhabiri olarak gittiği Fransa’da, 102 Bulvar Champs Elysee’de, bir odada başlamıştı çalışmaya Gökşin Sipahioğlu..

 Gökşin Sipahioğlu (Bu sayfada tüm fotoğrafları tıklatarakdetaylı görüntüleyebilirsiniz)

Neler görmedi? Neler yaşamadı bu 38 yılda?

 

Savaşlar, iyilikler, kötülükler, dostluklar, arkadan vurmalar.. Herşeyi gördü geçirdi ve 38 yıl sonra, ilk başladığı yere, Champs Elysee Bulvarı’nın 102 numarasının 5’inci katına taşındı.

 

Şimdi sorduğu soru çok farklı: “Refleks fotoğraf makinası mı alsam, yoksa dijital mi?” Çünkü Gökşin Sipahioğlu artık SİPA’nın sahibi değil...

 

28 yıl önce, yurt dışında benim de ilk fotoğraflarımı pazarlayan, bu meslekteki pek çoğumuzun ustası, yol göstereni, iş vereni Gökşin Sipahioğlu’nu 102 Bulvar Champs Elysee’de ziyaret ettim ve sordum, “Ne oldu Allah aşkına?”

 

“Ne olacak, başladığım yere döndüm işte...”

 

Peki, güzel paraya satmamış mıydınız siz SİPA’yı?

 

“Ne güzeli? İki yıl önce 22 milyon Frank’a sattım (3 356.000,- €), oysa 98’de doların dolar olduğu zaman, Bill Gates 22 milyon dolar vermişti de vermemiştim...”

 

Verseydiniz... Neden vermediniz ?

 

“Eeee, herşey para değil.. Vermedim.. Veremedim... Enayilik ettim. O zaman bankalar bana ayda 1 milyon Frank ( 152 672,- €)  faiz teklif ettiler, düşünsene parayı... Ama satamadım.. Oysa Bill Gates bana iki yıl ajansın başında kalabilirsin demişti.”

 

Sizin şöyle caddede, 102 numaranın önünde bir fotoğrafınızı çekeyim mi?

 

“Olur tabii..”

 

Ama fotoğraf makinanızı da alın, asın omuzunuza..

 

“Ben  bu ajansı kurduğumdan beri fotoğraf makinam olmadı ki.. Şimdi yeni almak lazım, ama karar veremiyorum, refleks mi almalıyım, yoksa dijital mi?”

 

Vallahi ustacığım, ben refleksten vazgeçemeyenlerdenim, ama çok pahalıya geliyor, onun için de iş için hep dijital kullanıyorum.. Artık seni bilemem tabii..

 

Peki ne oldu da ayrıldınız SİPA’dan? Çünkü bildiğim kadarı ile daha en az bir yıl orada kalacaktınız. Üç yıllık değil miydi anlaşma?

 

“Anlaşamadık, yani şimdi SİPA Press dünyanın en büyük ajansı, yılda 103 milyon Frank (yaklaşık 16 milyon €) yapıyor, buna karşılık Gamma 68 milyon Frank (10 buçuk milyon €), net açıklamasalar da Sigma da 60-65 milyon Frank (yaklaşık 10 milyon €) yapıyor, SİPA en büyük, ama yine de tabii para kaybediyoruz, bizi satın alan gurup geldi ekonomi yapalım dedi.. Önce bizim Bulvar Murat’daki arşivlerin olduğu katı boşaltıp, aşağıya almak istediler. Olmaz dedim..”

 

Bıraksaydınız alsalardı, ne olacak ki?

 

“Olmaz, buna ben karar veririm, bence uygun değildi.. Arşivler çok önemlidir, o işe bir başlarsan herkes gelip yok benim fotoğrafım yok şu yok bu başlar sonra.. 20-22 milyon kare fotoğraf var arşivlerde... Oradan kıyamet koptu sonunda, ben de başladığım yere döndüm işte..”

 

Ama 22 milyon Frank az para değil ki? Ben olsam çekilirim kenara, oldu bitti, kim ne yaparsa yapsın, öyle değil mi?

 

“Yahu, o parayı aldık o zaman, borçları falan ödedik, bir şey kalmadı ki, o zaman vergi sistemi değişmişti, freelance fotoğrafçıların vergilerini falan ödedik, gitti bitti para. Hem sen ne diyorsun yahu, ressam resmi, şair şiiri bırakabilir mi? Ben yaşadığım sürece bu işi yaparım, bırakılır mı? Bırakamam!..”

 

 Fotoğrafların tamamını görüntülemek için tıklatın

 

70’li yılların başında, dünya basınındaki gelişmeleri iyi değerlendiren Gökşin Sipahioğlu, Fransa’da kuruduğu SİPA PRESS basın fotoğraf ajansı ile dünyanın dört bir yanına foto-haber ve foto-röportaj servisi yapmaya başlamıştı.

 

Kendisi de usta bir foto muhabiri olduğu için, mesleğin inceliklerini biliyor, çalıştırdığı fotoğrafçılara da, ona göre olanaklar sağlıyordu.

 

Zaman zaman maddi sıkıntılara düşen Sipahioğlu, her zaman virajları dönmeyi başardı ve SİPA Press’i dünyanın en büyük ajansları arasına soktu.

 

Bugün fotoğraf servisi vermekte olan AFP ve AP ajanslarını da sayarsak eğer, SİPA dünyanın üçüncü büyük ajansı olma özelliğini sürdürüyor.

 

Gökşin Sipahioğlu, ajansını sattıktan sonra üç yıl süreyle 100 metrekareyi aşan dev odasından ajansını yönetmeyi sürdürme hakkını da almıştı.

 

Ajans para kaybetmesine rağmen, çalışanları çok kısa bir süre önce büyük zamlar alabildiler. AFP’nin ve AP’nin gündelik haber fotoğrafı akışı ile başetmeye kalkışmaktansa özel röportajlar ile piyasada güçlü olmayı denemek yerine, değişime ayak uydurulamadı, dijital ortamların ve internetin olanaklarını da yeteri kadar değerlendiremeyen Sipahioğlu’nun bu yönetimsel yanlışı, SİPA’nın yeni sahipleri ile arasının açılmasına neden oldu ve anlaşmanın bir maddesi işlerlik kazandı, Sipahioğlu ajansından ayrılmak zorunda kaldı.

 

Aynı anlaşmaya göre 3 yıl süreyle ajans kuramayacak olan 77 yaşındaki kurt ve ünlü gazetecinin kendi kurduğu ajansından ayrılması, dünya basınında yankılandı.

 

Fransa’nın ünlü günlük gazetesi Liberation SİPA SANS “HİOGLU” başlığı ile “Sipa şimdi hioğlu’suz” diye verdi haberi.

 

Fransa’nın gözde gazetesi Le Monde ise 27 Kasım 2003 sayısında kültür sayfasını Gökşin Sipahioğlu’na ayırdı. L’express dergisi ise ünlü gazeteci için dört sayfasını ayırmıştı.

 

Gökşin Sipahioğlu’nun Amerikalı eşi Filiz Sipahioğlu, halen SİPA Press’deki şef editörlük görevini sürdürüyor, ancak bu görevin daha ne kadar süreceği henüz belli değil.

 

Fransa’nın ünlü dergilerinden röportajlar yapması için teklifler almaya başlayan usta gazeteci Sipahioğlu şimdi yol ayrımında.

 Gökşin Sipahioğlu, Cüneyt Ayral

 

Yeni bürosundaki 20 metrekarelik odasının duvarlarına sevdiği tablolarını taktıran, yerleşmeye çalışan Gökşin Usta’nın telefonu durmuyor, her gün, her saat eski dostları, dergiler, gazeteler onu aramayı sürdürüyorlar. O ise, “Ne SİPA ile, ne de SİPA’sız...”

 

SİPA Press, Gökşin Sipahioğlu tarafından iki yıl önce Sud Communication şirketine satıldı. Ajansın New York, Moskova, Londra gibi merkezlerde kendi büroları var ve pek çok başka ajans ile de karşılıklı arşiv ve günlük haber dağıtım anlaşması var. Ayrıca pek çok televizyon programının da anlaşmalı fotoğraf ajansı olan SİPA’da Gökşin Sipahioğlu’nun ayrılması ile genel bir huzursuzluk yaşanıyor, çünkü ajansta pek çok Türk çalışan var...